Bilsam Logo

ÇOCUK ISTISMARI BIR INSANLIK SUÇUDUR.

ÇOCUK ISTISMARI BIR INSANLIK SUÇUDUR. | Bilgi Yolu Egitim Kültür ve Sosyal Arastirmalar Merkezi | Bilsam.Org

 

 

                                ‘Annesi gül koklasa nefesi gül kokar çocugun’

                                                                                          Necip Fazil KISAKÜREK

    Çocuk istismari karmasik sebepleri ve trajik sonuçlari olan hukuki, tibbi, psikolojik ve sosyal yönleriyle her geçen gün toplumlarin gündemini daha fazla isgal etmektedir. Konunun insani  ve  ahlaki olarak ortak müstereklerin en fazla tesis edilebildigi  alanlardan biri  olmasi nedeniyle, bu alandaki olumsuz gelismeler bütün dinlere mensup insanlarda, hemen hemen bütün hukuki sistemlerde ve toplumlarda vicdanlari rahatsiz etmektedir.16-18 yasindan küçük genç ve  çocuklarin fiziksel, cinsel ve  duygusal olarak kendilerinden büyük kisiler ve eriskinlerce   baskiya ve siddete maruz kalmalari, her türlü ticari çikar için kullanilmalari istismar olarak degerlendirilmektedir.Bu davranislarin  çocuk tarafindan algilanmasi, çocugun veya ebeveynlerinin riza göstermesi istismari yapanlarin bilinç düzeyi tanimlamayi degistirmemektedir. Çocuklarin ihmal edilerek birtakim travmalara maruz birakilmalari veya asiri ideolojik eylemlerin, toplumsal hareketlerin birer ucuz figürani olarak kullanilmalari, yetiskinler tarafindan siyasi ikballerin birer basamagi olarak konumlandirilmalari da istismarin degisik ve yaygin bir türünü teskil etmektedir.   

Tibbi literatürde 19. yüzyilin sonlarinda ve yirminci yüzyilin baslarinda girmeye baslayan çocuk istismari ayni yillarda hukuk çevrelerinin de dikkatini çekmeye baslamistir. 1923 de Cenevre çocuk haklari bildirgesi yayinlanmis, Türkiye de bu bildirgeyi 1931 de imzalamistir.Tibbi literatürde 1960 ve 1970 yillarinda Kempe ve Caffey tarafindan hirpalanmis çocuk ve bebek sendromlari tanimlanmis ve ayri bir tibbi problem olarak kabul görmüstür. 1989 da BM Çocuk haklari sözlesmesi 142 ülke tarafindan imzalanmis, Türkiye bu sözlesmeyi 1995 de uygulamaya baslamistir. Bu sözlesmeye göre ‘Ulusal yasalarca daha genç yasta resit sayilanlar hariç, 18 yas altindaki her insan çocuk sayilir’ hükmü kabul edilmistir. Ayni sözlesmeye göre çocugun yasla  ve olgunlasma ile degisen, gelisen ihtiyaçlara sahip oldugu, çocuk hakkinda alinan kararlarda çocugun yüksek yararinin gözetilmesi gerektigi bildirilmistir. Bütün çocuklarin din,dil,irk ayrimi gözetilmeksizin esit haklara sahip oldugu, devletin ve anne-baba sorumlulugunun esas oldugu deklare edilmistir.  

    Insanlik tarihi kadar eski olan, ahlaki olarak kabul edilemez ve asla müsamaha gösterilemez olan bu konu bir çok bilim literatüründe daha fazla ayrintili olarak ele alinmakta, nedenleri irdelenmekte, alinabilecek tedbirler üzerinde çalismalar yapilmaktadir. Buna ragmen  çocuk istismarina son yillarda daha fazla rastlanmakta, toplum üzerinde artan bir tehdit olarak varligi hissedilmektedir. Alinan kararlar, imzalanan sözlesmeler ve hukuki metinler dünya ölçekli bu sorunu azaltmamaktadir. Dünyadaki nüfuz ve iktidar mücadelesini ana gündem meselesi yapan küresel güçler için konu denizde kum tanesi hükmünde kalmaktadir.

         Dünya saglik örgütü yilda yaklasik olarak 50-60 bin, onbes yas alti çocugun istismara bagli nedenlerle öldügünü bildirmistir. Bu rakamlar üye ülkelerin resmi rakamlari olup gerçekte sayi daha fazladir. Özellikle bazi Afrika ülkelerinde savaslarin ve katliamlarin hedefleri olan, yogun ideolojik ve psikolojik egitimlerin süzgecinden geçirilerek  katliamlarda kullanilan çocuklarin varligi bilinmektedir. Birlesmis milletler verilerine göre  90 milyon çocuk sokaklarda yasamakta ve her yil yaklasik olarak iki buçuk milyon çocuk organ mafyasi, organize suç örgütleri tarafindan kaçirilip satilmaktadir. Çocuk ticareti Afrika, Balkanlar, Güneydogu Asya ülkelerinde sik olarak görülmektedir. 2010 Yili içerisinde ABD’de Musevi cemaati üyelerinden bir kisminin karistigi organ ticareti yapan profesyonel bir suç örgütünün varligi ortaya çikarilmistir. Yine ayni ülkede çocukluk yas gurubuna ait yaklasik 2 milyon çocugun cinsel olarak istismar edildigi ve ticari bir meta olarak konumlandirildigi bildirilmektedir. Bu ülkede çocuk istismarina karisan bin kisi tutuklanmis ve hala yaklasik on bin kisi aranmaktadir.20. Yüzyilin gelisen silah teknolojisi savaslarda ve katliamlarda asker sivil ayirimini ortadan kaldirdigindan çatisma ve kriz ortamlarinda ölen ve yaralanan çocuklarin sayisi yer yer eriskinleri geçmistir. II. Dünya savasinda Japonya’da, son on yilda Irak, Afganistan ve Filistin’deki çocuk ölümleri ve yaralanmalari konunun global vehametini ve acisini genis bir alanda hissettirmis ve meseleyi dünya ölçekli bir epidemiyoloji haline getirmistir.

  Bazi Avrupa ülkelerinde ve A.B.D’de toplum içerisindeki oranini arastirmaya yönelik kapsamli çalismalar yapilmis olmasina ragmen gerçek oranlari bilmek mümkün degildir.Türkiye de resmi kayitlara göre yaklasik bin besyüz çocuk halen kayiptir. Kayip yakinlari için ates yaktigi yeri yakmaya devam etmektedir. Bu çocuklarin istismara maruz kalma ihtimalleri çok yüksektir. Ülkemizde çocuk istismari  ile ilgili çok ayrintili arastirmalar henüz yapilmamistir.Toplumda görülme sikligi ile ilgili net oranlar bildirmek imkan disidir. Meselenin magdur çocuklar ve ebeveynler tarafindan gizlenmek istenmesi, travmayi yasayan çocuklarin basin yayin organlarinda teshir edilmesine yönelik mekanizmalarin olusturulamamis olmasi bunda etkili olmaktadir. Istismara ugrayan çocuklarin bir kisminin resmi birtakim kurumlarda bariniyor olmalari, bazi yöneticilerin yönetim zafiyeti ve ihmal suçlamalarina muhatap olmamak için konuyu gizli tutmalari bu sorunun gün yüzüne çikmasini engellemektedir.Parçalanmis ailelere mensup anne baba sevgi-sefkatinden mahrum çocuklar en fazla risk altinda olan çocuklardir.  Evlilik akdi disinda dogan , ebeveynleri alkol ve uyusturucu kullanan , anne ve babasi çalisan ve bakici refakatine birakilan , çok  agir ekonomik kriz yasayan aile çocuklari ile  ebeveynlerinden biri veya ikisi psikiyatrik rahatsizligi olan çocuklar istismara diger çocuklardan daha fazla maruz kalirlar. Çocuk ve ergen ruh sagligi uzmanlari, çocuk gelisim uzmanlari, psikologlar, adli tip uzmanlari, pedogoglar, pediatristler ve pediatrik cerrahlar ve diger hekimler sahada mesele ile en fazla karsilasan meslek mensuplaridir. Emniyet güçleri ve hukuki birimleri ile kurulacak iletisim ile ve gönüllü kisi, kuruluslarin destegi ile sorun toplumun gündemine getirilmelidir.

       Fiziksel istismar en yaygin anlami ile çocuklarin  kaza disi nedenler ile kendilerinden büyük bireyler tarafindan yaralanmasidir. Çogu zaman tibbi birimlere basvuran ebeveynler ve çocugun bakimini üstlenen kisilerce gizlenmek istenen bu durum hekim tarafindan süphelenilerek ilgili mercilerin haberdar edilmesiyle ortaya çikarilabilmektedir.Çocugun herhangi bir bölgesine siddetle elle veya sert bir cisimle vurmak, kapali yerde tutmak, çocugu  siddetle sarsmak, vücutta sigara söndürmek, vücudunun bir kismini yakmak, isirmak, ceza amaçli el ve ayaklarin baglanmak toplumda gördügümüz siddetli istismar sekilleridir. Bu cezalandirma sekillerinin hiçbiri çocugun ruhen ve manen gelisimine olumlu bir katki saglamamaktadir. Travmayi yasayan çocuklarin benliginde ve zihninde olusan yikim yillarca canli kalmaktadir. Ebeveynleri ve yakinlari tarafindan  sürekli darp edilen bu masum bireylerin merhamet ve sevgi duygusu gelismemekte ileriki yillarda organize suç örgütleri için malzeme olma riski tasimaktadirlar. Kronik olarak fiziksel travmaya maruz kalan çocuklarin ögrenme ve okul basarisi düsmekte, dikkat eksikligi olusmakta disa yönelik tavir gelistirme ve iletisim kurma kabiliyetleri törpülenmektedir. Bu çocuklarin diger çocuklara siddet uyguladiklari görülmektedir.

            Bu grupta sik olarak görülen ve tibbi olarak sarsilmis bebek sendromu olarak tanimlanan durum kizgin anne ve babalarin çocuklari asiri derecede sallamalari ile olusabilmektedir. Modern bati toplumlarinda bu durum ile ilgili tibbi makalelere daha sik rastlanmaya baslanmistir. Çocukta beyin kanamalari, kemik kiriklari, eklem çikiklari, asiri huzursuzluk, beslenme bozukluklari ,solunum sikintisi, gözlerde minimal kanamalar, konvülsiyonlar ve kusma ataklari ile ortaya çikar.

        Gündelik hayatta en sik gördügümüz  istismar tiplerinden biri de çocugun ebeveynleri ve yakinindaki kisiler tarafindan uygulanan duygusal(emosyonel) istismar seklidir. Çocugun yetenekleri ve kapasitesi üzerinde istek ve beklentiler ile çocugu yönlendirme, bu beklentilerin olusmasi için çocuga asiri saldirganca davranma bu istismari tanimlar. Çocuklara sahsiyetini ve kisiligini küçük düsürecek lakaplar takma, asiri alayci konusma, yasinin üzerinde sorumluluk yükleme de ayni grupta degerlendirilebilir.Çocuklarin bazi davranislardan vazgeçmeleri için onlara siddet uygulanacaginin söylenmesi, kapali yerde tutulacaginin söylenip tehdit edilmesi de bu istismarin baska bir seklidir.  Çocuklarin kendilerinden zeka ve yetenek olarak daha üstün yasitlari ile mukayese edilip bir çikmaza dogru itilmeleri, basarisizlik durumunda asagilanmalari, sözlü olarak sürekli hakarete ugramalari bu istismar sekline  baska bir örnektir.

        Cinsel istismar olarak ortaya çikan ve magdurlarinin en fazla etkilenip ömür boyu travmanin izlerini tasiyabildikleri bu sorun beraberinde tibbi, psikolojik, sosyal, ahlaki ve hukuki birtakim problemlerin  telafisi olmayan zeminini olusturabilmektedir. Kiz çocuklarinin erkek çocuklardan daha fazla istismar edildigi düsünülmektedir. Nadir olarak bazi ebeveynlerin çocugu istismara yönlendirdikleri ve zorladiklari bilinmektedir. Çocuklara müstehcen yayinlarin okutulmasi ve görsel yayinlarin seyrettirilmesi de bu istismar kapsaminda ele alinmalidir. Hemen her ülkede ve toplumda örneklerine sik rastlanan insanlik disi bu suç, internet teknolojisinin yayginlasmasi, müstehcen yayinlara yönelik kisitlamalarin yetersiz, göstermelik olusu cezayi müeyyidelerin caydirici olmayisi gibi bir takim nedenlerin de etkisiyle gittikçe daha sik rastlanmaktadir. Kaygi bozukluklari, depresyon, uyku problemleri, fobiler, kabuslar, dikkat eksikligi, depresyon, intihar düsünceleri ve girisimleri, antisosyal kisilik bozukluklari, saldirganlik dürtüsü ve cinsel kimlik bozukluklari cinsel istismara ugramis çocuklarda daha fazladir. Ayrica bu çocuklarda ileriki yillarda alkol ve uyusturucu madde kullanimi her türlü saldirgan davranista bulunma ihtimali sik görülür.Bu çocuklarin bir kisminin saglikli bir aile kurma, kurulan aile yasantisini sürdürme  becerileri ve dirayetleri de eksiktir.Yapilan arastirmalar bu bireylerin ileriki yillarda kendi çocuklarini da her türlü sekilde istismar edebileceklerini göstermistir.

         Bütün dünyada ve ülkemizde görülen , tarihi insanlik mazisi kadar eski olan bir çocuk istismari türü de çocuklarin dilendirilmesidir.Çogu parçalanmis ailelere mensup olan bu çocuklar hemen  tüm istismar türlerine maruz kalmakta ve organize suç sebekeleri tarafindan birçok yasadisi faaliyet için kullanilmaktadirlar.

       Fiziksel ve cinsel istismara göre çok daha masum ve göreceli bir kavram olan çocuk ihmali ise toplumumuzda sik görülen toplumsal bir problemdir. Çogu ekonomik ve kültürel bir takim unsurlarla birlikte  görülen  umursamazlik ve vurdumduymazlik çocuklarin ömür boyu ugrasacaklari tibbi birtakim sorunlari ortaya çikarir.Örnegin çocuklarin bilinçli olarak asilanmamalari, kronik birtakim hastaliklarin bulgularinin tibbi olarak tanimlanmasina ragmen tedavilerinin sürdürülmemesi de bu gurupta degerlendirilebilir.

      Çocuk yastaki bireylerin bedenen ve ruhen kaldiramayacaklari alanlarda ticari amaçli çalistirilmalari da istismarin degisik bir türüdür.Ülkemizde okul yasindaki çocuklarin okul saatlerinde çalistirilmalari yasal olmamasina ragmen bu konudaki aykiri uygulamalara sik rastlanmaktadir. Okula devam edenlerin günde en fazla iki saat, haftada en fazla on saat çalistirilabilecekleri ilgili yönetmelikte belirtildigi halde bu konuda da aykiri uygulamalar siktir. Yüz kizartici suçlardan hüküm giyenlerin ebeveynlerin izni olsa dahi çocuk isçi çalistiramayacaklarina dair yönetmelik maddesinin uygulanmasina dikkat edilmelidir.

   NE YAPMALI

        Çok kadim bir sorun olan, ancak son yüzyilin en büyük ayiplarindan biri olan bu sorunun azaltilmasi ve toplum vicdanini kanatan bir yara olmasini önleyecek toplumsal duyarliligin saglanmasi gerekmektedir. Istismara ugrayan her çocuk toplum için bir tehdit hüviyetine bürünmektedir.Istismarin engellenmesi için gerekli yasal düzenlemeler ve müeyyideler mevcut olmakla bereber yetersizdir. Yeni TCK ile çocuklara müstehcen yayin izleten kisilere verilecek cezalarin arttirilmasi, çocuklara yönelik cinsel siddetin cezalarinin artirilmasi olumlu gelismelerdir. Mevcut TCK da var olan  ve on bes yas üstünde cinsel istismara ugramis çocuklarda suçun cezalandirilmasini sikayete baglayan yasal hüküm yerine cezalandirma esas alinmalidir.Istismar ile mücadele sanal ortama tasinarak ilgili siteleri hazirlayanlara agir müeyyideler uygulanmalidir. Çocuklara yönelik, tecavüz ile sonuçlanan cinsel saldirilarin adam öldürme ile esdeger tutulmasi toplumun hemen hemen tümü tarafindan desteklenecek bir yasal düzenleme olarak gündeme gelmelidir.Bu konuda ihtisaslasmis mahkemeler kurulmali, üniversiteler konuya daha fazla egilmeli ,toplum duyarliligi özel olarak yapilan programlar ile artirilmalidir.Çocuklara siddet uygulayan ebeveynler daha yakindan takip edilip rehabilitasyon proramlarina alinmalidir. Kayip çocuklari bulmaya yönelik olarak emniyet birimlerince özel bir yapilanma olusturulmalidir. Siddete ve istismara ugrayan çocuklar yakindan takip edilmeli topluma kazandirilacak organizasyonlara dahil edilmelidirler. Çocuk esirgeme kurumu ve yetistirme yurtlarinda çalisan personel etkin hizmet içi egitimlerden geçirilmeli ve yakindan takip edilmelidir.     

       Toplumdaki ahlaki ve kültürel yozlasma gün geçtikçe artan manevi bosluk, dini ve ahlaki degerlerin bazi kesimlerce potansiyel tehdit olarak empoze edilmeye çalisildigi bir ortamda bu tarz travmalarin arttigi da inkar edilemez bir gerçektir. Eriskin kadin istismarini ve ahlaki olmayan cinsel yasam biçimlerini normal karsilayip özel bir tercih olarak sunan  anlayisin ayni tehditin on üç- on bes yasindaki çocuklara yönelmesini engelleme imkani yoktur.Çocuk bizim deger dünyamizda korunmasi gereken en nadide emanettir. Kiz çocuklarini diri diri topraga gömen bir anlayisi ve toplumu dönüstürerek, çocuklara sevgi ve hosgörü beslemeyenlerin  yönetici olamayacaklari bir cemiyet yapisi olusturan peygamber efendimiz (S.A.S) bu konuda da insanliga bir ibret ve iftihar tablosu olusturmustur.Istismara en fazla ugrayan çocuklardan bir kisminin da yetimler oldugu bilinen bir gerçektir. Bir çok hadiste yetimlerin korunmasi ve kollanmasi emredilmektedir. Kur’an-i Kerim’de  yetimlerin korunmasi haklarinin muhafaza edilmesi yaklasik yirmi ayette açikça emredilmektedir.Bu evrensel nitelikteki soruna egilmek ahlaki, vicdani ve islami bir yükümlülüktür.

  Kaynakça

Taner Y. Çocuk istismari ve ihmali:Psikiyatrik yönleri. Hacettepe Tip Dergisi.

Zoroglu S, Tüzün T.Çocukluk dönemi istismar ve olasi sonuçlari. Anadolu Psikiyatri Dergisi. 2001;2(2)

Kara B., Biçer Ü.Çocuk Istismari. Çocuk Sagligi ve Hastaliklari Dergisi.2004;47

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 







E-Posta Listesi

Günün SÖZÜ

 
Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi
© 2009-2024 - Tüm Hakları Saklıdır. Bilsam.Org | Sistem:UmutDenizi Web