Bilsam Logo

Ana Sayfa » Kültür Kusagi "Türkiye’de Büyük Barisa Dogru"

Kültür Kusagi "Türkiye’de Büyük Barisa Dogru" | Bilgi Yolu Egitim Kültür ve Sosyal Arastirmalar Merkezi | Bilsam.Org
BILSAM tarafindan düzenlenen “Geleneksel Kültür Kusagi Konferanslar Dizisi” nin son konugu”Türkiye’de Büyük Barisa Dogru” konusuyla Gazeteci /Yazar Markar ESAYAN idi. Malatya Il Özel Idare Salonu’nda düzenlenen konferans yogun bir katilimla gerçeklesti


 

 

 

 

 

 

 

      Konusmasina oturdugu yeri  “bu günlerde yasananlara uygun olarak yargiç kürsüsü gibi” seklinde niteleyerek latifeyle baslayan Markar ESAYAN, Malatya’ya ilk gelisi oldugunu,Malatya’nin kendisi için Hrant DINK’ten dolayi önemli oldugunu,çok fazla özel insan çikardigimizi fakat onlari koruyamadigimizi bunun da demokrasi yoksunlugumuzla alakali oldugunu ifade ederek  sözlerine söyle devam etti:

 

      Konu  “Türkiye'de Büyük Barisa Dogru” ancak yasananlara baktiginizda sanki Büyük Savasa Dogru bir görüntü var.  Biz toplum olarak-dindar,sol kesim,Kürt, Türk, Gayri Müslim- çok büyük bedeller ödedik.Halkina ragmen bir rejim kurmak,halka bu rejimi dikte etmek ve bunun 100 yil sürmesini  saglamak “büyük bir basaridir!”.  Bu,kurulan devletin ne kadar derin oldugunu gösterir.Türkiye’de devlet yapisi ciddi anlamda sorundur ve 12 Eylül darbesiyle ortaya çikmis degildir; bu bir kurulus sorunudur.Türkiye’nin Istiklal Mücadelesi’nin basariya ulasmasini saglayan  her unsurunu barindiran I.Meclisin yerine 1924’te II.Meclis getirilerek darbe yapilmistir.Bu ülkenin kurulus kodlari 1924 Anayasasi’nda ifade edilmistir.1960 Anayasasi ise bu zihniyetin modifiye edilmesidir.1921’deki ruh hali Anadolu ‘daki her halkin bir varolus çabasidir.1924 darbesi,Seyh Sait isyani,muhalefetin susturulmasi,Istiklal Mahkemelerinde 8000 insanin idam edilmesi tam anlamiyla bir devlet terörüdür.Ciddi anlamda terör devleti, halkini irkina,inancina göre tasnif ederek tek tip irk/inanç dayatarak buna uymak ya da aci çekmek zorunda birakmistir.Ötekilestirilmeye maruz kaldim fakat Kürtler/Alevilerin son otuz yilda yasadigi gibi canimiza kastedilmedi.Fakat daha öncesinde, devletin kurulus asamasinda, 6-7 eylül olaylarinin yasanmasi, varlik vergisinin alinmasi ve  mübadele tek tip inanci/irki dayatma olarak okunmalidir ve büyük acilarin çekilmesine neden olmustur.Devlet herhangi bir uygulama yapmasaydi su anda Türkiye’de 6-7 milyon gayri Müslim olacakti.Su anda ise Gayri Müslimlerin ülke nüfusunda 1000’de 7 oraninda bir dagilimi sözkonusu.

 

 

      Kürtler daha sayi bakimindan daha çoktu ve Müslüman olduklari için daha hizli asimile olacaklari düsünüldü.Devletin bu uygulamalari  toplumun her unsurunu içine kapanan bir sosyolojik tavra yöneltti.Kürtler,Dindarlar ve en dezavantajli grup Gayri Müslimler ceberrut  devletin projektörüne yakalanmamak için kendi içlerine kapanan sosyolojik bir tavir gelistirdiler.Dolayisiyla tüm bu unsurlar kendi yasam biçimlerini korumak , onurlu yasayabilmek için yüksek bir dayanismaci tavir sergilemislerdir.Fakat bunun bir dezavantaji ortaya çikmaktadir.Bu da ceberut devletin istedigi bir seydir:Farkli unsurlar arasindaki baglar kopmustur.Aradaki bagin kopmasi bu unsurlari birbirleri nezdinde bir algiya dönüstürmüstür.Artik bu unsurlar birbirine degememektedir.Böylece iç kolonial , böl yönet mantigiyla üretilen stratejilerin fisiltilari “Dindarlar ülkeyi Iran’a çevirecek, Gayri Müslimler dis mihraklarin ülkedeki ajanlaridir vb.”  bu unsurlarin üzerinde etkili olur.Bu toplumun bu önyargilardan/fisiltilardan etkilenmesi bize insanin insana olan inancini kaybettigi dönemler yasatti tarihte.Totaliter rejimler öncelikle halktaki bu ayrismayi  yaratirlar.Toplum ayrisma yönündeki bu asilanmayi aldiktan sonra sistem zaten kendi kendini devam ettirir.Cumhuriyetin yetistirdigi insan tipi tam da budur.  Sistemin kendini devam ettirmesine engel olmak ancak  bir tersine ögrenmeyle mümkündür.

 

      Ülkemiz tarihinde dört darbeden söz edilir fakat bunlara eklenmeyen 1924 ve 1993 en dehsetli olanlaridir.Biz hala 1993’te olan olaylarin desifre edilmemis derin devlet müdahalelerine sahibiz.Bu ülkede degisim olabilmesi için konjonktürel sartlara ve güçlere bakarsin.Dolayisiyla çözüm süreci de bu iki ana aks üzerinde götürülmektedir.Çözüm sürecinde hiç cenazenin gelmemesi güçlü bir siyasetin göstergesidir.Gençlerimizin ölmemesi büyük bir kazanimdir. Sekiz tane  anlamli baris süreci yasandi tarihimizde.Barisi saglama çabalari/çözüm süreçleri derin yapi tarafindan bosa çikartilmaya çalisildi.1993 yili bunun en aci tecrübesiydi. Öyle ki çözüm süreci baslatildiginda Öcalan’a giderek “askerlerini geri çekmen seni ciddiye aldirmaz” diyen bir devletle/derin yapi ile  karsi karsiyayiz. On yedi kez degistirilmis bir anayasamiz var ve degistirmeye ragmen artik isimizi görmemektedir.Çünkü ruhu uygun degil.Yeni, sivil bir anayasa yapmamiz lazim. Balbay ve Haberal’a göre BDP’li vekillerin durumu daha iyiyken yargidaki zihniyet degismedigi için çözüm sürecini tikayan bu magduriyetler yasanmaktadir.Kirmizi çizgili sorunlar eski devlet yapisinin üretiigi sorunlardir ve bunlarin çözülmesi gerekmektedir.Eger bu ülkede baris olursa böylesine  derin bir yapi gizlenemez.Bu derin yapi yüksek tansiyondan ,gerilimden,kaostan ve ölümden  beslenmektedir.

 

 

      3 Ocak’tan beri Türkiye’de olaganüstülükler  artti:Paris cinayetleri,Gezi Parki olaylari,dershane üzerinden cemaat iktidar çatismasi,yargi krizi vs.Bunlar birer komplo degil yasadigimiz bir gerçekliktir.Türkiye’nin bu sorunu çözmesi farkli bir paradigmaya geçmesi ve bu paradigmaya sahip devletin kurumsallasmasi demektir.Türkiye’nin sürekli kendini ayagindan vurdugu otuz yildir çözülemeyen bir sorunun çözülmeye çalisilmasi çok degerlidir.Artik büyük resmi /büyük oyunu görmüs bir kamuoyuna sahibiz.Son on yilin desifre anlaminda, vesayete karsi verilen mücadele anlaminda degerli oldugunu düsünüyorum.Siyasetin güçlendigi yerde birey de bireyin oyu da güçlenir.Gezi’den beri bir algi yaratmaya yönelik bir söylem var:”Demokrasi sandiktan ibaret degil”. Fakat artik bu algi degisiyor çünkü degisimin yolunun sandik oldugu fark edildi. Ve bütün bu tansiyon/gerginlik seçimleri etkilemeye yöneliktir.Öncesinde seçimleri beklemeden darbe yapiyorlardi.Düne kadar seçimler hiçbir seyi degistirmiyordu.Hükümetler  bayindirlik islevi görmekteydi; yol yapar,su ve elektrik götürür fakat ülkenin kaderini etkileyecek siyasi adimlar atamazlardi.Mesela Kürt  kelimesini agizlarina dahi alamazlardi. Simdi ise artik her bir oy degerlidir. Günümüzdeki darbeler post post  modern darbe niteligindedir. Ya hükümeti is yapamaz duruma getireceksiniz ya da sandigi etkileyeceksiniz.Gezi’ylebirlikte bir darbe süreci yasadik.81 ilde bir iç savas görüntüsü vardi,Dolmabahçe’deki basbakanlik ofisi basilmaya çalisildi. Sandigi etkileme çabalari iyi  çünkü bu çabalar sandigin güçlü oldugunu göstermektedir.Son karabasan günler artik devleti gözden geçirmek gerektigini göstermektedir.Öyle bir devlet yaratalim ki devleti öyle bir hizmet aracina dönüstürelim ki hiçbirimiz Ankara’yi ele geçirme istegine sahip olmayalim.

 

      Gazeteci /yazar Markar ESAYAN konferansin Soru cevap kisminda sunlari söyledi:Devlet bir hizmet aygitidir.Fakat siradan bir hizmet aygitindan ayiran tek sey siddet de kullanabiliyor olmasidir.Türkiye’nin bu konuda artik sinirlandirildigini düsünüyorum.Çünkü Gezi Parki olaylari eski Türkiye’de olsaydi yedi ölümden fazlasi olurdu.  Anayasanin hayatimizda bir karsiligi olmali.Önceki anayasalar devletin vatandasa “sen bana böyle davranacaksin.” mantigiyla yaptigi anayasalardir. Simdi ise biz halk olarak devletin bize nasil davranacagini belirleyecegiz. Fakat  en güzel paketi de getirsek zihniyeti degistirmezsek bir ilerleme kaydedemeyiz.

 

 

      Bu kriz Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük krizidir.Bu, tuzun koktugu/emniyet ve yarginin kabak gibi ortasindan çatladigi yerdir. Yasanan durum bizi sorunu kökten çözmeye yönlendiriyor.Su anda fiili bir darbe süreci yasiyoruz.Oyumu bugüne kadar AKP’ye verdim.Çünkü bu AKP’yi degil siyaseti koruma meselesidir.Demokrasiden çikar jüristokrasiye girersek toparlanmamiz zor olur. Yargiyi siyasi bir konuda kullanmamak gerekir. Siyasetin en tepede karar veren yerde oldugu sistemden çikamayiz.                                                                                                           

      Mart’a kadar çetin zamanlar geçirecegiz. Siyasetle siyasi mühendislik ayridir.Bakanlarin istifasi yerindedir.Son sözü umarim halk söyler.Çünkü bu günleri hak etmedik, siyasetin güçlenerek çikmasi ama cemaatin de incitilmemesi gerekmektedir.Uludere/Roboski çözüm sürecini hedef alan bir eylemdir.Çözüm sürecinin kendisi Uludere’nin telafisi yönünde bir cevaptir. 

      Programin sonunda günün anisina Markar ESAYAN’a  plaket ve kayisi takdim edildi.

 

 

Eklenme Tarihi : 11.01.2014





E-Posta Listesi

Günün SÖZÜ

 
Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi
© 2009-2024 - Tüm Hakları Saklıdır. Bilsam.Org | Sistem:UmutDenizi Web