Bilsam Logo

Ana Sayfa » Empati Düsünce Toplulugu

Empati Düsünce Toplulugu | Bilgi Yolu Egitim Kültür ve Sosyal Arastirmalar Merkezi | Bilsam.Org
Empati Düsünce Toplulugu ?Yeni Baris Sürecine Dair Algi ve Gerçekler? konulu bu ayki oturumunu 4 Nisan saat 19:30 da Ögretmenevinde gerçeklestirdi. Programin konugu PKK ve Öcalan üzerine arastirma ve çalismalari ile taninan ve ayni zamanda bu konuda doktora yapmis olan Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Baskani Yrd. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan?di. Program ÖZCAN?in konuyla ilgili sunumundan sonra karsilikli müzakere ve sorularin cevaplandirilmasinin ardindan sona erdi.


 

 

      Konusmasina “Sentez Millet-Sentez Etnisite” kavrami ile baslayan Özcan, bu kavramin baris sürecini basariya götürebilecek anahtar bir kavram olarak ele alinmasini ve üzerinde tartisilmasi gerektigini vurguladi. T.C sinirlari içinde yasayan bu millet nasil bir millet? Bu sorunun sosyolojik olarak cevabini verebilirsek baris süreci basariya ulasir.

      Etnisitenin biyolojik degil sosyolojik bir kavram oldugunu, Irk’in ise biyolojik bir kavram oldugunu ve temel probleminde etnisite ve irk kavramlarinin birbirine karistirilmasindan kaynaklandigini belirten Özcan, Etnisitenin çok uzun zaman dilimlerinde kendiliginden degisebilecegi ya da asimilasyon gibi zorlamalarla da olsa degistirilebilecegi ve zaman zaman degistigi/degistirildigi de tarihi bir gerçeklik olarak ele alinmalidir. Bu konuda tarihte örnekler mevcuttur.

      Baris sürecindeki temel soru: “Biz bu sinirlar içinde yasayan Türkler ve Kürtler beraber yasayacak miyiz yoksa ayrisarak kendi kaderimizi mi tayin edecegiz?” oldugunu belirten Özcan bu soruya: Eger 1000 yillik kardeslik ve beraber yasanmislik söylemi hikâyeden bir söylem degil de tarihi bir gerçeklikse –ki öyledir- bu halkin çok büyük bir çogunlugu da öyle olduguna inandigi için birlikte yasamdan yanadir. Bu temel cevabin birliktelikten yana oldugu görüldügü için barisa daha yakiniz.

 

 

      Etnisite açisindan bakilirsa Türkler ve Kürtler tamamen ayridir, Kürtler ve Farisiler(Iranlilar) akrabadir ama Iran’daki ya da Irak’taki Kürtler, Farisiler ya da Araplar ile hiçbir zaman Türkiye’deki Türklerle oldugu kadar iç içe geçmemistir. Bu sosyolojik bir gerçeklik olarak arastirilmaya deger bir vakiadir.

      Türk ve Kürt karisimindaki en temel faktörlerden birisi tartismasiz Islam’dir ama Türkiye’deki modernlesme hareketinin de bunda katkisi çoktur. Cumhuriyet dönemi ve Kemalizm, uygulamalari asimilasyoncu ve zalimce olmasina ragmen modernite anlaminda Türkler kadar Kürtleri de dönüstürmüstür.

       Türklük ve Kürtlük kavramlarina fazlaca takilmadan bu iki halkin bu dogal entegrasyonu gelecekte belki de tek bir millet “sentez-millet” e dönüsebilecegini, bu sosyolojik altyapinin bu cografyada bulundugunu söyleyerek konusmasini söyle sürdürdü; Cumhuriyet döneminde Kürtler, agir baski ve asimilasyon politikalarina ugramis olsalar da milyonlarca insanin ayni türkülerle üzülüp-sevindigini ayni halayin içinde kendini bulabildigini ve yasanan bu kadar kötülüge ragmen toplumun çok büyük bir çogunlugunun zorunluluktan degil gerçekten birbirini sevdigi için birlikte yasamdan yana oldugunu belirtti.

 

 

      Ulus kavraminin etnisite ile bir ilgisi bulunmadigini ve modern ulus devletlerin kurulmasindan sonra o ülke sinirlari içerisinde yasayan nüfusa verilen bir isim oldugunu belirten Özcan, tek bir Arap milleti var ama 22 Arap ülkesi var. Suan Ispanyolca konusan birçok ülke var ama tek bir ispanya ulusundan bahsedemiyoruz. Ismini etnisiteden alan çok az ülke oldugunu bu yüzden ulus kavrami üzerinde yogunlasmaktan ziyade ülke barisini tesis edecek bu süreç üzerinde yogunlasmamiz gerektigini söyleyen Özcan, yeni süreçle ilgili olarak konusmasini söyle sürdürdü: Türkiye'de "Kürt Meselesi"nden önce bir Öcalan sorunu vardir: Öcalan sorunun etrafinda bir "toplumsal travma" ile karsi karsiyayiz. Yakalandiginda 78 kisi "Biji Serok Apo" bagirislari arasinda kendisini yakti, bunlarin 16’si yanarak ölürken büyük çogunlugu da agir yaralandi.

 

 

      Simdilerde "Önderliksiz bir yasamda dünyayi kendimizle atese veririz" söylemleriyle onbinlerce vatandasimiza tekabül eden bir Kürt sosyolojik dinamigimiz var. Karsisinda ise, Italya'da ortaya çiktiginda sokaklarda makarna-domates ezen ve "bebek katilini getirin böbreklerini çikarip pisireyim" diyen yüz binlerce vatandasimiza tekabül eden bir Türk sosyolojik dinamigimiz var. Tutusmaya çok hazir bu iki toplumsal dinamik arasindaki "ates-barut" halinin fitili çözülmeden Türkiye Ulusu'nun bagrindaki bu travma hali asilamaz. Bu hal asilmadan da kimse Kürt meselemizi Türkiye'nin barisi ve huzuru ile sonuçlanacak bir dördüncü Kürt-Türk birligi firsatina çeviremez. Öcalan’in yakalanisindan bugüne ilk defa devlet akli ve Öcalan’in Diyarbakir’daki son konusmasi da göstermistir ki Türkiye’nin yeni bir siçrama yapabilmesi için Türkler ve Kürtlerin yeni bir isbirligine ihtiyaci var ve bu kaçinilmaz olarak tarihin bize dayattigi bir gerçekliktir.

      Özcan bu süreçte Türklerin hassasiyetini gözetmeyen Kürt siyasasi ile Kürtlerin hassasiyetini gözetmeyen Türk siyasasinin baris ister gibi gözükseler de barisi sabote edebilirler. Bunlara ek olarak liderlerin kisisel zaafiyetlerinin süreci etkileyebilecek potansiyelde oldugunu belirten Özcan, silahlarin devreden çiktigi bir ortamda Kürt meselesinin de daha rahat bir sekilde çözülebilecegini belirterek konusmasini sonlandirdi.

 

 

Eklenme Tarihi : 8.04.2013





E-Posta Listesi

Günün SÖZÜ

 
Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi
© 2009-2024 - Tüm Hakları Saklıdır. Bilsam.Org | Sistem:UmutDenizi Web