Bilsam Logo

Ana Sayfa » Ortadogu?nun Yeniden Insasi

Ortadogu?nun Yeniden Insasi | Bilgi Yolu Egitim Kültür ve Sosyal Arastirmalar Merkezi | Bilsam.Org
Kültür Kusagi 5.hafta konugumuz Gazeteci Yazar Akif Emre oldu...


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      BILSAM tarafindan düzenlenen “Geleneksel Kültür Kusagi Konferanslar Dizisi” nin bu haftaki konugu “Ortadogu’nun Yeniden Insasi” konusuyla Gazeteci-Yazar Akif EMRE idi. Malatya Il Özel Idare  Salonu’nda düzenlenen konferans yogun bir katilimla gerçeklesti .

 

      Ortadogu’nun yeniden insasi derken  hazir reçeteler sunulamayacagini,sadece olaylari anlamaya ve anlamlandirmaya çalisirken tarihsel arka plana/birikime bir bakisin gelecege dair dogru fikirler gelistirebilmek için gerekli oldugunu ifade ederek konusmasinin çerçevesini belirleyen Gazeteci Yazar Akif EMRE sözlerine söyle devam etti:

 

 

      Kavramlari kullanirken farkli düsünmek  zorundayiz.Fakat  aldigimiz egitim  ve aliskanliklarimiz dolayisiyla Ortadogu ifadesini rahatlikla kullaniyoruz. “Ortadogu nedir,niye Ortadogu,nerenin ortasi ve dogusu ?”gibi sorularin bu cografyadaki meselelerin anlasilmasi için anahtar sorular oldugu kanaatindeyim. Cografi mekanlarin anlamlandirilmasi ve haritalandirilmasi  o anlam çerçevesinin içini dolduran ideolojilerin ,dünya görüslerinin ve medeniyetlerin bakis açisini yansitir.Ortadogu’ya Ortadogu diyen ve bu sekilde isimlendiren bir medeniyet algisini  benimsemissek bu kodlara göre düsünmeye hazir hale getirilmisiz demektir. Bu medeniyet algisi Ingiliz medeniyetinin dünyayi algilama biçimidir ve  19.yüzyilda  Osmanli’nin hakim oldugu kisimlar  bu medeniyet tarafindan Ortadogu olarak isimlendirilmistir.Bu topragin çocuklari,bu bölgenin insanlari olarak, Ortadogu’yu insa etmek gibi bir iddiamiz olacaksa eger her seyden  önce bir medeniyet bakisiyla/perspektifiyle bu bölgeye kendi ismimizi verebilmeli ve bu ismi geçerli kilabilmeliyiz.. Medeniyet sahibi iddiasinda olmak esyayi, hadiseleri,  dünyayi, cografyayi yorumlayabilme  kapasitesidir.Bu birikime sahip kültürler bir medeniyet üretebilmislerdir.Bu cografyaya, bir Islam medeniyetinin merkezinde olan insanlar olarak Ortadogu tanimlamasini vermek bizim açimizdan, isin basindan bir kaybetmislik  duygusu verir.

 

 

Batililara göre bu cografya  bütün terör, siddet ve katliamlarin odagi  olarak anilmaktadir.Fakat Batililar tarafindan etnik ve mezhebi kavgalarin da merkezi haline gelen getirilen bu cografyanin  neden bu kadar önemli oldugunu sorgulamamiz gerekmektedir.Ortadogu kavrami yanlis bir kabulden ortaya çikip yerlesmis ve bu bölgeyle ilgili  haritalar da bu kabule göre düzenlenmistir.Çünkü her uygarlik iddiasinda bulunan devlet, kendini merkeze koydugu ve buna  göre  düzenledigi bir harita olusturmustur.Mesela  Avrupa, Asya’nin uzantisi oldugu halde neden ayri bir kita oldugunu iddia ederken ve bu iddiasi kabul edilirken Hindistan, neden ayri bir kita olarak kabul edilmez. Çünkü Avrupa kültürü/ medeniyeti kendini ayri bir kita/bir özgül agirlik olarak kabul ettirmeye çalismaktadir.Ortadogu’ya Ortadogu diyen ve tanimlayan kültür, bugün medyatik düzeyde de  Ortadogu da kimin terörist , kimin asirilikçi, kimin mesru, kimin  insan haklarindan yana olup olmadigini da tanimliyor. Kolaylikla kullandigimiz  bu kavramlari  sorgulamadan bu cografyada ne olup bittigini ,Suriye de kimin kimle savastigini, Irak’ta her gün onlarca insanin niçin öldügünü anlayamayiz.

 

      Batili  medya israrla “ Islam Alemi”  yerine  “Müslüman dünyasi” (Müslim world) demeyi tercih etmektedir.Islam alemiyle Müslüman dünyasi arasinda ne fark var?Bu ifade Islam medeniyetine Bati medeniyetinin yükledigi anlamla alakali bir tanimlamadir.Bati’ya  göre ortada bir Müslümanlar toplulugu vardir.Fakat Islam alemi, Islam dünyasi, Islam medeniyeti  diye bir bütünlükten söz edilemez. Bu kabullerini  medyada bilinçli bir sekilde kullanmaktadirlar. Farkli cografyalarda  farkli geleneklerde ve farkli insan tipleri içerisinde  ortak bir bilinç olusturabiliyorsa  bir topluluk, orasi bir medeniyet olmus demektir.Biz bu bilinci yeniden diriltmek zorundayiz.Bu bilinci yeniden kusanmak zorundayiz.Bu bilincin bir fantezi olmadigini hayatin gerçegi oldugunu 21.yüzyilda  modern dünyaya söyleyeceklerinin oldugunu, yeniden hayata geçirmenin imkanlarinin iddiasini sürdürebilir olmamiz gerekmektedir.Bu medeniyet bilincinin , entelektüel,siyasi,ekonomik,toplumsal  anlamda içerigi doldurularak ve hesabi/bedeli verilerek gerçeklestirebilmeliyiz.Müslümanlar olarak içinde bulundugumuz kaotik durumlar simdilik bu medeniyeti kusanacak bir durumda olmadigimizi göstermektedir.Fakat  bu öldügümüz anlamina da gelmemektedir.  Medeniyet sayilmak için tüm kriterleri tasidigimiz halde Islam medeniyeti neden bugün yok sayilmakta ve hayati çözümlemeye müdahil olamamaktadir.Ölü ya da arizali olan Islam medeniyeti degil su anda yasayan Müslümanlardir.Batili literatür, israrla  Müslümanlarin bu durumundan hareketle  Islam Medeniyetinin geçersizligine dair bir söyleme dayali  hareket tarzi yürütmektedirler. Osmanlinin,Islam medeniyetinin son siyasi temsilcisinin, dagilmasi siyasal olarak tüm Islam ümmetinin  temsiliyetini küresel ölçekte ortadan kaldirmistir.Sonrasindaki sömürgecilik ve ulus devletler dönemi ortaya çikmasi özellikle Islam Dünyasinin  milliyetçilikle parçalanmasi sonucunu dogurmustur.Ayrica modernlesmeyle birlikte  seküler bir anlayis Islam toplumlarinda tepeden tavana yayilmaya baslamistir.Bu süreçle Islam  toplumlarinin kendi varolus sartlarini mümkün kilan otantik degerleri deForme edilmeye çalisilmistir.Bu deFormasyon  Müslümanlarin kendi problemlerini çözebilme yeteneklerini büyük ölçüde aksatmistir. Bölgede yasananlara bakildiginda hem etnik hem de mezhebi çatismalar gittikçe derinlestirilmek isteniyor ve  hem ulus devletler arasi hem de ulus devletler içerisinde dehsetli  harmanlanislar var. Her toplum kendi kavmini  sever ama modern milliyetçilik/ ulusalcilik Islam  toplumlarin kültürel kodlarinda olmayan bir seydir.Ortadogu binlerce yil, Islam medeniyetinden önce hatta özellikle Islam medeniyetinin hakim olmasindan sonra, çok farkli dillerle,kültürlerle ve dinlerle bir arada yasama deneyimini gerçeklestirmis bir cografyadir.Bu  durum sadece Islam medeniyetinin bu topraklara sunmus oldugu bir zenginliktir.Bugüne kadar böyle dehsetli bir birikimin/ zenginligin mensuplari bugün ne oluyor da Suriye’de,Irak’ta Afganistan’da  birbirlerini bogazliyorlar?  Batililar bu cografyada çok oyunlar oynadi fakat sadece Batililari suçlayarak  bu sorunu  çözemeyiz.Tarihsel  perspektif içerisinde bunun bütüncül bir bakis açisiyla aceleci bir tavra girmeden oturulup konusulmasi gerekmektedir. Islam Dünyasi olarak çagdas sorunlarla yüzleserek muhatap oldugumuz  problemleri kendi kaynaklarimiza dönerek çözmemiz gerekmektedir.Çünkü bir medeniyetin deger yargilari eger diriyse bunlari yeniden hayata yorumlamak zorundadir.

 

 

      Arap Bahari’ni dogru yorumlamadigimiz kanaatindeyim. Arap bahari dedigimizde oryantalist bir bakis açisi sergilemekteyiz. Dolayisiyla bu söylemle  Araplarin ilk defa toplumsal bir ivme kazandigini  gösteren bir imaj olusturulmaya çalisilmaktadir..Oysa ki 1980-90’li yillarda bölgede  katliamlarla neticelenen ayaklanmalar yasanmis ve Bati o dönemlerde yasananlara  “Arap Bahari” dememistir. Bölgedeki insanlar  baslarindaki despotlarin gitmesini istemekte fakat bu yönetimlerin yerine ne getirmek istedikleri yönünde kusku verecek bir biçimde tek kelime etmemektedirler. Arap ülkelerindeki sorunlari basliklar halinde ifade eden Akif EMRE sözlerine sunlari ilave etti:  altinda toplanabilir: Arap ülkelerindeki yönetimlerin hemen hepsi toplumsal destekten mahrum mesruiyeti kendinden menkul bir yönetim anlayisina sahiptirler.Bölgedeki yönetimler ya kralliktir ya  askeri diktatörlük ya da tek parti yönetimleri  vardir.Modern bir askeri egitim almis, Arap milliyetçiligi,sosyalizm sekülerizm ve Islami  da biraz  kültürel olarak sentezleyen yönetimlerdir. Insanlarin siyasete katilmalari siyasi talepte bulunmalari siyasal taleplerini  mesru kanallardan anlatmalari aktarmalari ve uygulamaya geçirmeleri  mümkün degildir.Bati, Ortadogu da her türlü muhalif hareketlerin siddetten beslendigi izlenimi verilmeye çalismaktadir.Aslinda siddet,  Bati nin destegiyle ayakta duran rejimlerin siyasal tavirlari, mesruiyet sorunlarindan kaynaklanmaktadir.

 

 

      Zihniyet,toplumsal temsiliyet ve  bir kadro olarak azinliklar tarafindan yönetilmek ,Islam dünyasindaki en önemli sorunlardan biridir. Küresel güçler bu bölgedeki çikarlarini sürdürebilmek için bu zamana kadar  azinlik iktidarlari  desteklemisler ve hala desteklemeye devam etmek istemektedirler.Küresel güçler Arap Bahari diye nitelendirdikleri olayda ise yeni bir sayfa açmak istemislerdir fakat henüz bu sayfa tam netlesmis degildir.Ortadogu’nun siyasal dengesi  II.dünya savasindan sonra Israil denklemi üzerinden kurulmustur.Hem Israil hem de Islami hareketler denklemi  hem ülke içindeki hem de uluslar arasi güçlere karsi kullanilan çok kullanisli bir argümandir. Araplarin üzerinde yasadigi cografya, yeryüzündeki enerji kaynaklarinin en önemli rezervlerine  sahiptir.IBu cografyadaki insanlar dünyanin en büyük zenginliginin üstünde gezmekteyken  dünyanin en adil olmayan gelir dagiliminin etkisinde bir yasama maruz birakilmislardir.Arap bahari denilen süreçte temel soru “Bu servetin sahibinin kim olacagidir? Batili güçler mi  yoksa bu cografyada yasayan insanlar mi?  Ideolojisiz ,hiçbir siyasal söylemi olmayan bu ayaklanmalari,apolitik hareketleri Bati neden destekledi? Mursi gibi hiçbir radikal söylemi olmayan ilimli bir  yönetim neden alt üst oldu? Her ülkenin kendine özgü sartlari vardir.Misir’ da ordunun sistem içerisinde yerinin ne oldugunu bilinmiyorsa Mursi’nin nereye gittigi dogru bir sekilde okunulamaz.Ihvanin Misirda bütün Müslümanlari temsil ettigini zannedilirse, degisik Islami akimlari disladigi bilinmiyorsa neden yalniz kaldigini okunulamaz. Küresel güçler tarafindan Ortadogu’da yeni bir dalga  olusturulmak istenmektedir.Hatta bu dalga  Ortadogu’nun degil tüm  Islam aleminin temel bir sorunudur. Bu nedenle biz Bati’nin sundugu modernlesmenin neden oldugu  toplumsal çözülmeler/ degisiklikler/ hayat tarzlariyla Müslümanlar  yüzlesmek zorundadir. Küresel kapitalizmle hesaplasmak zorundayiz.Küresel kapitalist sermaye herhangi bir küçük bir oyunuyla bir  ülkenin  ekonomisini ve siyasetini belirleyecek bir asamaya gelmistir. Bu durum her ülkenin basindaki “Demokles kilici”gibidir.Bu durum, Ortadogu’ya örnek gösterdigimiz Türk ekonomisinin de en belirgin özelligidir.Küresel kapitalizm artik bu cografyada insanlarin  bireysel anlamda pratikleriyle çok fazla ilgilenmemektedir.Bunun yerine bugün Islam Dünyasi küresel kapitalizme eklemlenmek için yeni bir asamaya getirilmek istenmektedir.Bati,Islam  Medeniyetinin insanlarini daha da rahatlatip modernlestirerek dünyadaki sisteme adapte etmeye çalismaktadir. Çünkü dünyada su anda bütün insan topluluklari içinde,  Islam dünyasi disindaki ,kültürler kapitalizme karsi direncini yitirmis durumdadir. Eger müslümanlar hala faize haram diyorlarsa günlük hayatini faizden uzak durma normu üzerine insa ediyor  ve etme iddiasini sürdürüyorsa hala Müslümanlar direniyor demektir. Israf,helal, haram gibi kavramlara sokaktaki vatandas, bütün bu çözümlemelerden habersiz, inaniyor ve bunu günlük hayatina olabildigince yansitiyorsa Müslümanlar hala kapitalizme direniyor demektir.Tüketime kapiyi açtigimiz ve faize dayali ekonomik sistemi içsellestirdigimiz vakit zaten sisteme teslim olmusuz demektir. Kapitalizm hem eklemlenerek hem de kendine eklemleyerek yeni pazarlar arar. Kapitalizm  yeni pazarlar bulmadikça açigi kapatmasi mümkün olmayacaktir.Gelismekte olan üçüncü dünya ülkelerine Pazar olarak bakilmakta ve bu ülkelerdeki insanlar tüketime alistirilmaya/dönüstürülmeye çalisilmaktadir.Biz Müslümanlar olarak kendi istilahimizi ortaya koyamadigimizda her zaman kaybedecegiz demektir.Bulundugumuz cografyanin adini eger kendimiz koyabilirsek, biz bu medeniyeti yeniden insa etmeye ve insanligin kapitalizm nedeniyle içine düsürüldügü krize çözüm bulmaya baslayabiliriz.

      Program sonunda günün anisina Akif Emre’ye plaket ve kayisi takdim edilirken, gelecek haftaki  ( 30 Kasim Cumartesi ) konugun “Medeniyetler Ittifaki ve Türkiye” konusuyla Basbakan Basdanismanlarindan Prof.Dr. Bekir KARLIGA oldugu katilimcilara duyuruldu.

 

 

 

 

 

 

Eklenme Tarihi : 29.11.2013





E-Posta Listesi

Günün SÖZÜ

 
Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi
© 2009-2024 - Tüm Hakları Saklıdır. Bilsam.Org | Sistem:UmutDenizi Web