Bilsam Logo

Ana Sayfa » Hilal Kaplan BILSAM’i yazdi

Hilal Kaplan BILSAM’i yazdi | Bilgi Yolu Egitim Kültür ve Sosyal Arastirmalar Merkezi | Bilsam.Org
BILSAMin davetlisi olarak Malatyaya gelen ve "Türkiyede Halk Ayrimi" konulu konferansini veren Sosyolog Gazeteci-Yazar Hilal Kaplan Yenisafak gazetesindeki kösesinde "Malatyadan Dünyaya Açilan Ufuk: BILSAM" baslikli bir yazi kaleme aldi.


"Tasra" kelimesi, etimolojik olarak "dis, disari"dan geliyor. Hatta Osmanli resmî istilahinda "tasra çikmak/gönderilmek" diye bir deyim bile varmis. Çünkü merkezin çevreyi, hatta çevresini (çevre de merkeze aittir nasil olsa!) tanimlayisi dünya tarihine mündemiç, asirlik bir gelenege tekabül ediyor.

 

Malatya da, her ne kadar merkezdekiler tarafindan büyüksehir ilan edilmeye hazirlaniyor olsa bile, mukimleri tarafindan da tasra diye tabir edilen bir kentimiz. Geçtigimiz hafta sonuna kadar Malatya'yi Cansever'in "O zamanlar Malatya kokardi istasyonlar" dizelerinden, hemserileri Ahmet Kaya'nin cigerden söyledigi sarkilarindan ve merhum Turgut Özal'in memleketi olmakligindan bilirdim. Geçtigimiz hafta sonuysa, nihâyet Malatya'yi ziyaret etme imkâni buldum. Ziyaretime vesile olan insanlari ve kutlu gayretlerini burada paylasmak istiyorum çünkü "burasi" merkeze ait olarak algilaniyor ve merkezin tarif edip sekillendirmekten bikmadigi tasranin, merkezdekilere tas çikartacak çapta islere imza attiginin bilinmesini önemsiyorum.

 

Bendenize ev sahipligi yapan "Bilgi Yolu Egitim Kültür ve Sosyal Arastirmalar Merkezi" (BILSAM), Malatya'dan dünyaya açilan ufka sahip bir sivil toplum kurulusu... Bu yüzden entelektüel faaliyetlerini Malatya Arastirmalari Merkezi, Türkiye Arastirmalari Merkezi, Islâm Arastirmalari Merkezi ve Küresel Arastirmalar Merkezi olmak üzere dört basliga yaymis bulunuyorlar. Yalniz BILSAM, pek çok STK'dan farkli olarak sadece afili basliklarla islerini yürütmüyor, hakikaten o basliklarin hakkini verecek boyutta projeleri gerçeklestiriyor. BILSAM Yönetim Kurulu Baskani Prof. Dr. Ibrahim Gezer'den ögrendigime göre çogunlugunu akademisyen ve egitimcilerin olusturdugu ancak hemen her meslekten birikim, vizyon ve tecrübe sahibi yaklasik 150 kisinin olusturdugu BILSAM'in kültürel, sanatsal ve sosyal alanlardaki sorun ve ihtiyaçlarla alakali yürüttügü çalismalari mevcut.

 

BILSAM'in düzenledigi konferansta, "Türkiye'nin 'Ölmeyen' Babasi"nin gözleri üzerimizde oldugu halde, cumhuriyet tarihi boyunca uygulanan "halk-vatandas" ayrimi hakkinda konusurken simdiye kadar konusmaya gittigim sehirlerden Malatya'yi farklilastiran basat bir unsur dikkatimi çekti. Dinleyici kitlesi oldukça çesitli olmasina ve soru-yorum kisminda aralarindaki görüs farkliliklari belirgin biçimde ortaya çikmasina ragmen seviye hiç düsmeden ve ortam hiç gerilmeden gündeme getirilen tüm meseleler üzerine beraberce kafa yorabildik. Kamusal alanda tesis edilmesini arzu ettigimiz istisare ortaminin bir numunesini sunan Malatya halki, özellikle bu yaniyla beni çok etkiledi.

 

Son olarak, durusundan hitabetine, mücadelelerle dolu hayat hikâyesinden simasinin duruluguna kadar hayran oldugum mihmandarim, sevgili ablam Yelda Polat'a ve Murat Asan kardesime tesekkürlerimle...

 

Ermeniler bizim neyimiz olur?

 

Daha önce Gaziantep'te bulundugum sirada bu soru zihnimi çok kurcalamisti. Çünkü 1915 öncesi Ermeni nüfusun yogun oldugu bu sehir, tehcir sonrasi itinayla bosaltilmis, geride biraktirilan mallara el konulmus, bu yolla yeni zenginler ortaya çikmis, sehrin sosyo-kültürel dokusu hizla degismisti. Bunu hakikati söylemekten korkmayan Gaziantepli kardeslerimizden birebir dinlemistim.

Malatya'da, Hrant Dink'in dogdugu Çavusoglu Mahallesi'ndeki evi ziyaret ederken de ayni soru zihnimde belirdi. O an aklima Cumhurbaskani Abdullah Gül'ün Dink karari ardindan sarf ettigi vicdanli sözlerinin yani sira su cümlesi geldi: "Türkiye, yabancilara, yabanci sirketlere karsi da esit muamele yapan bir ülke..." Malatyali bir Türkiye vatandasina "yabanci" dedirten zihniyetin sahipleri 1915 zulmünü isledi; o zulmü isledikleri bilinmesin diye de bu zehirli dillerini iligimize kadar isledi. Eminim Sayin Gül, sonradan bu vurgudan kendisi de rahatsizlik duymustur ama yine de "Hrant, bu mahallenin çocuguydu" diyen Çavusoglu sakinleri ve kendi adima sahitligimi ikrar etmek isterim: Hrant Dink Malatyalidir, Türkiyelidir ve hepimiz kadar "burali"dir.

 

"Kahrolsun Israil!" deme hakkimiz engellenemez

 

Kayseri Kadir Has Kongre ve Spor Merkezi'nde Kayseri Kaski Spor ile, Israil'in Maccabi Bnot takimlari arasinda oynanan Euro CUP kadinlar basketbol müsabakasi sirasinda bir grup genç, Filistin bayraklari açip "Kahrolsun Israil" seklinde slogan atmislar. Ancak ne hikmetse, yillardir görmeye alisik oldugumuz bu protesto yüzünden Kayseri Adliyesi Savcilarindan Haci Çam, protestocu gençlerin yerlerini tek tek tesbit ettirip onlar aleyhinde dava açiyor. Gençler, "Din, Dil, Irk, Etnik Köken, Cinsiyet Veya Mezhep Farki Gözeterek Hakaret" suçlamasiyla bugün hâkim karsisina çikiyorlar. Hapis cezasiyla cezalandirilmalari talep ediliyor...

Simdi sormak istiyorum: "Kahrolsun Israil!" diye slogan atmak ne zamandan beri anti-semitizmle es tutulur oldu? Kamuoyu yaklasik bir buçuk yildir Mavi Marmara'da katledilen 9 sehidimizin katillerinin yargilanmasini beklerken böyle bir dava nereden çikti? Bu hangi akla hizmettir? Bu dava üzerinden kamuoyuna "Artik Israil'e kahredemezsiniz" gözdagi mi verilmeye çalisilmaktadir?

 

Eger öyleyse sayin savciya buradan kendimi ihbar etmis olayim:

 

Kahrolsun Israil!

Kahrolsun Israil!

Kahrolsun Israil!

Eklenme Tarihi : 29.01.2012





E-Posta Listesi

Günün SÖZÜ

 
Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi
© 2009-2024 - Tüm Hakları Saklıdır. Bilsam.Org | Sistem:UmutDenizi Web